Anasayfa , TÜRKİYE , Kapitalizmin taşeronu: Bologna

Kapitalizmin taşeronu: Bologna

TÜRKİYE | 10 – 03 – 2012 | 2010 yılında Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK’ün Akdeniz Üniversitesi’nde düzenlediği ‘Bologna sürecinin Türkiye’de Uygulanma Projesi’ne ilişkin toplantıda “Türk yükseköğrenim sisteminde yeni yapılanma arayışı çabalarımızda başka ülkelere de model olabilecek bir yükseköğrenim sisteminin yaratıcısı olmayı arzulamaktayız” demişti.
Yani artık eğitimde bir “sektör” olduğundan fiyat-kalite dengesinde standardı yakalamak hedefleniyor. Avrupa Birliği’nin merkezinde duran emperyalist ülkeler tarafından başlatılan Bologna süreci, AB ve onun yakın ilişkide olduğu ülkelerde yükseköğretimi kökten dönüştürmeyi, sadece sermayenin beklentilerine hizmet eder hale getirmeyi hedefliyor.
Uygulamada;
– Avrupa iş piyasası ile ilişkili ders müfredatı (Sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmış eğitim içeriği)
– Ortak müfredat olması ile üniversiteler arası denkliğin sağlanması
– Öğrenci, akademisyenlerin ve mezunların serbest dolaşımının sağlanması
Eğitim ticareti yapan bu sistemin AB uyum yasaları olarak kapitalizmin eğitimin her alanına uygulanmasıdır. Oysa ki; her insan eğitim hakkına sahip olduğu gibi, bunu parasız alabilmelidir. Çünkü; bilim kapitalizmin çarkını döndürmek için değil, insan içindir.

Bologna sürecinin Ege Üniversitesi’ndeki ilk yaşattığı sorun not ortalamalarının düşüşü oldu. 10-100 puan arasında 4.00 üzerinden hesaplanan genel not ortalamaları, tepkilerin ilk ortaya çıkış nedeni olmuştur.‘EGE ÜNİVERSİTESİ MAĞDURLARI’ YÜRÜYOR

Bunun sadece not düşüklüğünden ibaret olmayıp, sitemin değiştiğini fark eden Ege Üniversitesi öğrencileri geçtiğimiz hafta ‘Ege Üniversitesi Mağdurları’ pankartı adı altında 700 öğrencinin katılımıyla yürüyüş gerçekleştirdiler. Bu hareketi gerçekleştiren komitede bulunan Halkla İlişkiler son sınıf öğrencileri Tuğçe, Asya, Efsun, Su Ürünleri Fakültesi öğrencisi Deniz Murat Bulut ve Öğrenci Konsey Üyesi Erkan Çabuk ile Ege Üniversitesi’ndeki Bologna sürecini, düşüncelerini, taleplerini ve bundan sonra nasıl bir yol izleyeceklerini sorduk.

“KOBAY OLDUĞUMUZU İMA ETTİLER”

Halkla İlişkiler bölümü son sınıf öğrencisi olan Tuğçe, durumu kayıt yenileme sürecinde not ortalamalarının düşmesini fark etmeleriyle başladığını söylüyor. Önce dekanlık yardımcısıyla görüştüklerini belirten Tuğçe, “Oradan öğrenci işlerinin aranmasıyla herhangi bir şey yapamayacağımızı, mahkeme yolunun kapalı olduğunu söylediler. Biz de ertesi gün yönetmeliğin hepsini okuyup rektörlük öğrenci işlerinden Hasibe Hanım’la görüşmeye gittik. Bize cevap veremedi, mahkeme yolumuzun açık olduğunu söyledi. Sürecin adaptasyon süreci olduğunu ve Danıştay kararı ile de onaylandığını söyledi. Bunun YÖK’ün istediği bir şey olduğunu, birkaç üniversitede de deneme yanılma yöntemi ile gittiğini, kurban olduğumuzu ima etti.” diyor. Sürecin kredileri yükselttiğini ve eğitimin içeriğini zenginleştirmediğini ekliyor.

“SOSYAL MEDYAYI KULLANDIK”

Yine Halkla İlişkiler bölümü son sınıf öğrencisi olan Asya, facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ağları aracılığıyla diğer fakültedeki öğrencilerle görüşüp, bu konuyu yaydıklarını anlatıyor: “Ekşi Sözlük ve twitterı da kullandık, süreci duyan arkadaşlar da bu konuda bir şeyler yazıp ilgi gösterdiler.”

Twiter ve facebooktan Levent Üzümcü ve Selin Şekerci gibi sanatçılara ulaştıklarını ve destek aldıklarını aktaran Asya, kayıt haftası olduğu için öğrencilerin İzmir’de olmadıklarından dolayı sosyal medyayı kullanmayı tercih ettiklerini ifade etti.

“HALA AÇIKLAMA BEKLİYORUZ”

Efsun da (Halkla İlişkiler bölümü son sınıf öğrencisi) Ege Üniversitesi’nde yaşananların herkes tarafından merak edildiğini bildiriyor. “Kocaeli ve İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencilerinin Okan Bayülgen’in programına katılmasıyla olay daha çok duyuldu. En son eylemden sonra rektörlükten açıklama gelmesini bekledik ama gelmedi, hala bekliyoruz.” diyor.

Süreçle birlikte not ortalamasının 60’a çıktığını aktaran Hazal, durumu şu şekilde açıklıyor: “Bu da beraberinde sınıf tekrarlamayı getiriyor. Üniversite yönetimine ve YÖK’e tepkiliyiz. İmzalanan protokol YÖK’ten çıktı. Danışma Kurulu olacak ve bunun içinde belediye başkanları, iş adamları vs. yer alıyor. Bu üniversiteyi özerk eğitim alanından ziyade direkt sermayeye hizmet eden kurum haline getiriyor.”

“ÜNİVERSİTELER SERMAYEYE TAMAMEN AÇILDI”

Su Ürünleri Fakültesi öğrencisi Deniz Murat Bulut, kendisinin de Bologna mağduru olduğunu vurguluyor. “Çanakkale’den geldim ama aldığım derslerin içerikleri sayılmadı. Güya Avrupa sisteminde eğitimin kalitesini, içeriğini, bilimselliğini yakaladılar.” diyor. Bu sistemle nitel eleman yerine, nicel eleman yetiştirmek istediklerine dikkat çekiyor: “Bologna sisteminin bilimden uzak, sadece sermayeye hizmet ettiğini fark ettiğimiz için eylemler düzenledik. Müşteri değil, öğrenciyiz. Üniversiteler bilimselliğin olmadığı yerde danışmanlar kurulu ile sermayeye tamamen açıldı.”

HUKUKİ SÜREÇ BAŞLAYACAK

Öğrenci Konsey Üyesi Erkan Çabuk da, Bologna sürecinin, sermaye odaklı eğitim anlayışı olduğunu ifade ediyor: “Harçlarla başlayan eğitimin ticarileştirilmesi, öğretim üyelerinin YÖK’ün verdiği müfredatı sunan bürokratlar, öğrencilerin ise müşteri haline gelmesiyle süreç tamamlanıyor. Öğrencilerin yaşamları ve gelecekleri üzerinden ticari anlaşmalar imzalanıyor. Ayrıca YÖK tarafından 29 yaşını doldurmuş öğrencilerin okula kaydı yapılmayıp bedelli askerlik statüsüne koyuluyor. Bedelli askerlik yapmayacak lisans 4 öğrencileri de 15 ay askerlik yapacak. Sadece yeni mezun olanlara 2 yıl tecil hakkı tanıyorlar. Yani okuyanı askere gönderip, okumayana tecil hakkı tanıyorlar.”

Uygulamaların demokratik olması gerektiğini belirten öğrenciler, bundan sonrası için; Bologna süreciyle ilgili paneller düzenleyeceklerini, ders boykotuna kadar gideceklerini ve geri adım atılmazsa hukuki süreç başlatacaklarını aktarıyorlar.

Kaynak: Ayşe Turaran /Evrensel